• -₺20,00

Dylan Dog 27

₺70,00
₺50,00 Kazanç ₺20,00
Vergi dahil

"Katiller Ormanı - İl Bosco Degli Assassini"
Senaryo: Claudio CHIAVEROTTI
Çizen: Gianluigi CAPPOLA
Kapak: Angelo STANO

"Kara Dul’un Cinayetleri - I Delitti Della Mantide"
Senaryo: Claudio CHIAVEROTTI
Çizen: Bruno BRINDISI
Kapak: Angelo STANO

Adet

HDG Basın Yayın Dagıtım Ltd. Sti. adına Imtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazıisleri Müdürü: Mehmet Hasim ÖZ
Yayın Yönetmeni: Başak AKSEL
Çeviri: Fatih OKTA
Copyrigtt © Sergio Bonelli Editore 2010
Türkçe Yayın Hakları: HOZ Comics Temmuz 2010
ISBN: 978-605-5587-93-1

***

Bir gün Dylan Dog ile karşılaşsam...
Düşünüyorum da bir gün yolum Londra’ya düşse, Craven Road numara 7’de de gerçekten Dylan Dog oturuyor olsa…
Kapıya gidip, Kabuslar Dedektifi yazısını görünce zile basıyorum. “Urrgghh” diye kükreyen zilden hiç ürkmüyorum, çünkü alışığım. Tahmin ettiğim gibi kapıyı Groucho açıyor. Bana, “Ah hoş geldiniz... Yorulmuş olmalısınız, güneşten Londra’ya bir hayli yol var” diye bir espri yapıyor. Esmerim ya, güneşte yanmışın falan diye laf sokacak ya aklınca…
Ben de ona Türkçe olarak, "Müdür, müdür, müdür...?” diye soruyorum. Bizimki anlamıyor, afallıyor tabii ve “What?” diye soruyor. Ben de Turist Ömer’in uzaya taşıdığı geleneksel esprimizi patlatıyorum. “Zzzzzıııt!”
Groucho, “Zıt ne demek” diye düşünürken, ben aradan içeri giriveriyorum. Dylan salonda oturmuş gemi maketi ile uğraşıyor. Beni görünce şaşırıyor. Çünkü genelde müşterileri genç ve güzel kadınlarken... Bu kez karşısında 120 kiloluk bir herif duruyor. Dylan’ın kafasından bin bir türlü şey geçiyor: “Ülen, eski kızlardan birinin abisi mi bu yoksa? İntikam almaya mı geldi? Hayır, bunun intikamı da… Töbeestafurullah!”
Ben, akından geçenleri anlamışçasına gülümsüyorum. “Sakin ol Dylan’ım” diyorum. “Geç otur hele…”
Dylan, benim nereli olduğumu çözmeye çalışıyor. Beni Hindistanlılara benzetirler. Ama fiziksel yapım aslında tamamiyle farklıdır.
Ona, “Dylan’cığım... Sana Türkiye’den, Türk Dylan Dog fanlarından selam getirdim.” diyorum. Önce -Törki-Hindi- bocalaması yaşayıp kavram kargaşasına düşüyor, daha sonra olayı kavrayıveriyor.
“Al bunu, sana özel yaptırdım...” diyerek, Dylan’a bir kutu lokum veriyorum. (Aslında özel falan değil. Annem pazardan almış.) Lokumun pudra şekeri boğazına kaçıyor, öksürmeye başlıyor. Ben ayağa kalkıp, “Helal! Helal!” diyerek sırtına vuruyorum. Şaşkınlıkla bizi izleyen Groucho’ya yönelip, “Lan oğlum, ayran çalkalasana patrona! Boğazında kaldı adamın.” diyorum.
Groucho odadan çıkarken kendi kendine konuşuyor:
“What is Helal? What is eyraan?”
Ben de manzaraya bakıp şöyle düşünüyorum:
- Ulan koskoca Kabuslar Dedektifi ne hale geldi be…
Biz Dylan ile daha çok macera yaşarız…

Ahmet SEKENDİZ

DDK27
10 Öğeler

Özel Referanslar